25 Ocak 2012 Çarşamba
Bir daha onlara pide yapan ne olsun!!
Bugün komşumuza kahvaltıya gittik. ( Hata burada zaten. Ne işin var senin komşu kahvaltısında? Yap tostunu, al kahveni, aç bilgisayarını zibillen!!) Dün pide yaparken bir bezeyi ayırmıştım, sabah onu peynirli - sucuklu yaptım götürdüm. Yenildi içildi, kahveler kondu, laf lafı açtı, arzuya iş bulma sevdalısı teyzeler birbiri ardına yarışmaya başladı. Üniversite mezunuymuşum neden evde oturuyormuşum? Sahi blog ben neden çalışmıyorum ki ya? Hiç düşünmemiştim bu meseleyi bak...
Annem de alıyor gazı, başlıyor konuşmaya.. Bişey de diyemiyorum o kadar insanın içinde...
Bilmem kimin kızı, japon dili edebiyatını bitirmiş, annesi onu okutmak için evlere temizliğe gitmişmiş, kız süper bir iş bulmuş, turizm firmasında rehberlik yapıyormuş, ayda bilmem kaç bin dolar para alıyormuş, gezmediği yer kalmamış, annesine de bakıyormuş, şimdi kendine ev almayı düşünüyormuş, muşmuşmuş!
İş bulma kurumu herkese iş buluyormuş, yol parasına kadar verip eğitim aldırıyormuş, havaalanında yer hostesi falan oluyormuşsun, ben neden gitmiyor muşum? Neden internetten böyle fırsatları araştırmıyor muşum?
Evde kek börek yapmakla nereye kadar sürermiş?
Annem de ağzını açıp lehime bir çift laf etmedi!!!
Yarın babamla muhasebeciye gidiyoruz, şirketteki hisselerini bana devredecek ve beni bağkur'lu yapacak. Bu durum işime geldi çünkü sigortam ödenmiyordu.. Durup durup "Seninle ilgili planlarım var" diyip duruyor.
Benim de kendimle ilgili planlarım var ama? Hani kimsenin değer vermediği...
Puantiyeli örtülerim, beyaz perdelerim, sabahları işe giden insanlara sattığım açmalarım, pasta siparişlerim, şirin muffinlerim!! Ufacık dükkanım hani, tabelasında muhakkak "Bukle ...." yazacak olan!!!
Şu üniversiteyi okumaz olaydım keşke blog ya.. Keşke!!
24 Ocak 2012 Salı
Böyle Hediye Görmemiştim!
Fotografium Canon 600D profesyonel fotoğraf makinesi hediye ediyor! Yarışmaya katılarak Canon 600D , Manfrotto tripod ve Kata sırt çantası kazanma şansı yakalayın! http://blog.fotografium.com/fotografium-canon-600d-hediye-ediyor/ sayfasını ziyaret ederek yarışma hakkında diğer bilgilere ulaşabilirsiniz.
•Yarışma Başlangıç Tarihi : 06.01.2012
•Yarışma Son Katılım Tarihi : 29.02.2012 (Saat 23:59)
•Çekiliş Tarihi : 05.03.2012
Kime çıkacağı belli olmaz, şansınızı deneyin derim!
•Yarışma Başlangıç Tarihi : 06.01.2012
•Yarışma Son Katılım Tarihi : 29.02.2012 (Saat 23:59)
•Çekiliş Tarihi : 05.03.2012
Kime çıkacağı belli olmaz, şansınızı deneyin derim!
Karadeniz Pidesi
Bu kadar kolay yapılan yiyeceklerin bu kadar lezzetli olmasına anlam veremiyorum!
Hafta sonu Arda'nın Mutfağını izleyeniniz var mı? Cnn Türk'te çıkıyor.. Ben her zaman izlediğimi söyleyemem. Geçtiğimiz hafta sonu karadeniz pidesi yapmış fakat ben dün gece internetten videosunu izleme GAFLETİNE düştüm. Gece yarısı hemen yapmak istedim ama bugüne kadar zor olsa da bekledim :)
Bu akşam yemekte pide yaptım. Annem işi garantiye alarak ıspanak yemeği de pişirdi ama yüzüne bakan olmadı :))
Valla deneyin arkadaşlar. Zor falan değil. Adımları iyi takip etmek gerek. Sonuç güzeldi.Kıymalı sosu neyin üzerine koysanız güzel olur fakat bunun hamuru da çok lezzetliydi. Aynı pidecide yediklerimizden.. Arda'nın söylediğine göre fırın taşı diye bişey varmış. Onun üstünde pişirin dedi, hani taş fırın havası versin diye.. Taşı bulamazsanız büyük bir mermer parçasında ya da güvecin arkasını çevirerek pişirebilirsiniz dedi. Güvecin arkasına hamur sığmadı, bende ortadan kesip öyle koydum.. İlk pide piştiğinde altı çok iyi pişmemişti. Bende diğerlerini fırın tepsisinde pişirdim. Altı çok daha iyi kızardı..
Tarife geçiyim, verdiği ölçülerden 4 tane orta boy pide çıkıyor.
Karadeniz Pidesi: (Arda'nın Mutfağı Programından)
Üzerlerine streç film sarıp serin bir yerde mayalanması için bırakın. Yaklaşık 35 -40 dakika bekleyecekler.
40 dakikanın sonunda böyle gözüküyorlardı :)
Biz de 40 dakika boş durmadık tabii ki! Soğanları küp küp doğradık ve hafifçe soteledik. Baharatları ekledik ve kıymayı kattık. Kıymayı ekleyince ateşi iyice kıstık ve kıymaları eze eze 10 dakika kadar pişirdik. Böyle yapınca kıymalar tek tek pişiyor gayet leziz. Kenarda dinlenmeye bıraktık.
Hamurlar kabardığı zaman tezgahı unladık ve bezelerden birini alıp işlemeye başladık. Merdaneyle bir ileri bir geri giderek elips şeklinde hamuru açtık. Çok ince olmasına gerek yok ama kalın da olmasın tabii
Hamurun tabanına çırpılmış yumurtayı sürdükten sonra kenarlarını 2 cm kadar içe kıvırdık. Pidenin şeklini veriyoruz.. Her yeri iki cm ortaya doğru kıvırdıktan sonra bu kenarlara da yumurta sürmeyi unutmuyoruz. Bu kısmın fotoğrafını çekmemişim..
Şimdi burada şöyle bir olay var, Arda dedi ki, eğer fırınınıza güvenmiyorsanız hamur bu şekildeyken fırına atıp 8 dakika kadar pişirin. Güveniyorsanız, gerek yok. Hemen kaşar rendesini ve kıymalı harcı koyup pişirebilirsiniz. 200 derece de rengi kızarıncaya kadar pişirin.
Fırından çıktığında üzerine ve kenarlarına tereyağı sürün, afiyetle yiyin.
Anlatması ayrıntılı ama yapımı hiç zor değil. Ben misafirlere bunun mini versiyonlarını yapmayı planlıyorum :))
Eğer yumurtalı pide yapmak istiyorsanız, kıymalı harcı koyup fırınladınız ya, hamurun rengi döndüğünde yumurtayı kırın, tekrar fırınlayın.
Teşekkürler Arda'nın Mutfağı!
Hafta sonu Arda'nın Mutfağını izleyeniniz var mı? Cnn Türk'te çıkıyor.. Ben her zaman izlediğimi söyleyemem. Geçtiğimiz hafta sonu karadeniz pidesi yapmış fakat ben dün gece internetten videosunu izleme GAFLETİNE düştüm. Gece yarısı hemen yapmak istedim ama bugüne kadar zor olsa da bekledim :)
Bu akşam yemekte pide yaptım. Annem işi garantiye alarak ıspanak yemeği de pişirdi ama yüzüne bakan olmadı :))
Valla deneyin arkadaşlar. Zor falan değil. Adımları iyi takip etmek gerek. Sonuç güzeldi.Kıymalı sosu neyin üzerine koysanız güzel olur fakat bunun hamuru da çok lezzetliydi. Aynı pidecide yediklerimizden.. Arda'nın söylediğine göre fırın taşı diye bişey varmış. Onun üstünde pişirin dedi, hani taş fırın havası versin diye.. Taşı bulamazsanız büyük bir mermer parçasında ya da güvecin arkasını çevirerek pişirebilirsiniz dedi. Güvecin arkasına hamur sığmadı, bende ortadan kesip öyle koydum.. İlk pide piştiğinde altı çok iyi pişmemişti. Bende diğerlerini fırın tepsisinde pişirdim. Altı çok daha iyi kızardı..
Tarife geçiyim, verdiği ölçülerden 4 tane orta boy pide çıkıyor.
Karadeniz Pidesi: (Arda'nın Mutfağı Programından)
- 5 su bardağı un
- 6 çay kaşığı tuz
- 1.5 çorba kaşığı toz şeker
- 20-25 gr kadar yaş maya
- 1 - 1,5 su bardağı kadar su
Kıymalı harç için:
- 100 gr kıyma
- 1 iri soğan
- tuz, karabiber, kimyon, pul biber (arzuya göre)
- pidenin tabanına serpmek için kaşar peyniri rendesi
- Tabana sürmek için 1 yumurta (çırpılmış)
Un, tuz ve toz şekeri kasede karıştırın. Ortasını çukur açıp, ayrı kasede 5-6 çorba kaşığı suda erittiğiniz mayayı ekleyin. 1 ve ya 1,5 su bardağı suyu ekleyin. ( Su miktarı hamura göre değişiyor. Arda 1 bardak koydu, ben 1,5 bardak kadar kullandım. En iyisi yarım bardak suyla başlayıp azar azar ilave etmek)Güzelce karıştırın. ( Arda bu karışımı eliyle değil, çatalla yaptı. Ele çok yapışıyor) Hamur biraz toparladığında elinizle iyice yoğurun. Hamurun kıvamı yumuşak olacak ve çok hafif yapışkan olacak. Bu kıvama geldiğinde bölün. Her parçadan bir pide çıkacak. Ben 4'e böldüm. Boyutu iyiydi.
Üzerlerine streç film sarıp serin bir yerde mayalanması için bırakın. Yaklaşık 35 -40 dakika bekleyecekler.
40 dakikanın sonunda böyle gözüküyorlardı :)
Biz de 40 dakika boş durmadık tabii ki! Soğanları küp küp doğradık ve hafifçe soteledik. Baharatları ekledik ve kıymayı kattık. Kıymayı ekleyince ateşi iyice kıstık ve kıymaları eze eze 10 dakika kadar pişirdik. Böyle yapınca kıymalar tek tek pişiyor gayet leziz. Kenarda dinlenmeye bıraktık.
Hamurlar kabardığı zaman tezgahı unladık ve bezelerden birini alıp işlemeye başladık. Merdaneyle bir ileri bir geri giderek elips şeklinde hamuru açtık. Çok ince olmasına gerek yok ama kalın da olmasın tabii
Hamurun tabanına çırpılmış yumurtayı sürdükten sonra kenarlarını 2 cm kadar içe kıvırdık. Pidenin şeklini veriyoruz.. Her yeri iki cm ortaya doğru kıvırdıktan sonra bu kenarlara da yumurta sürmeyi unutmuyoruz. Bu kısmın fotoğrafını çekmemişim..
Şimdi burada şöyle bir olay var, Arda dedi ki, eğer fırınınıza güvenmiyorsanız hamur bu şekildeyken fırına atıp 8 dakika kadar pişirin. Güveniyorsanız, gerek yok. Hemen kaşar rendesini ve kıymalı harcı koyup pişirebilirsiniz. 200 derece de rengi kızarıncaya kadar pişirin.
Fırından çıktığında üzerine ve kenarlarına tereyağı sürün, afiyetle yiyin.
Anlatması ayrıntılı ama yapımı hiç zor değil. Ben misafirlere bunun mini versiyonlarını yapmayı planlıyorum :))
Eğer yumurtalı pide yapmak istiyorsanız, kıymalı harcı koyup fırınladınız ya, hamurun rengi döndüğünde yumurtayı kırın, tekrar fırınlayın.
Teşekkürler Arda'nın Mutfağı!
16 Ocak 2012 Pazartesi
Muffin kalıbında omlet pişer. Denedim oldu!
Merhabalar,
Keyifler nasıl bakalım?
Benim günüm sabah yeğenimin ağlamasına uyanarak başladı. Üşütmüş yavrucak, okula da gidemedi, annesi de işe gitmek zorunda olduğu için ben ilgilendim.
Bu senenin ilk günü de, diğer yeğenime istifra sırasında poşet tutarak geçmişti. Yılbaşı gecesi o kadar çok yedi ki, midesi dayanamadı. Hani insanlar yeni yılın ilk günü dışarı çıkarlar, ya da evlerinde keyifli vakit geçirirler ya, heh işte benimkisi "poşetin içine doğru tatlım! Hadi bakalım bu son artık çıkarmayacaksın" demekle geçti... :))
Aman neyse işte. Orfeyle sabah yürüyüşünden sonra mutfağa girdim. Kahve suyu olana kadar şunu pişirdim
Bunu internette bir yerde gördüm ama hatırlamıyorum. Pinterest'te olabilir.. Muffin kalıplarında yumurta pişirebiliyorsunuz. 3-4 cm kalınlığında yusyuvarlak omletleriniz oluyor :) Ben kalıbı hafifçe yağlayıp yumurtaları öyle kırdım. Sıcak fırında 5 dakika gibi bir vakitte piştiler :) Şu yemekleri de birazcık süslesem dimi, maydanoz olur, pul biber olur, domates olur.. Evet bencede! :)
Evet kar yağdı, evet çok güzeldi. Zaten çok uzun zamandır bekliyordum.. Ama çok kısa sürüyor yahu.. Şu anda yağmıyor bile. Yağmadığı zaman sabırsızlanıyorum, yağdığı zaman sokaktaki evsiz insanlar ve hayvanlar için üzülüyorum bende dengesizim galiba :)
Annem gazete okurken özel bir üniversitenin yüksek lisans programlarını gösterdi, hayatımın en uzun ve acıklı "Ooouuuffff" unu çektim. O gazla girip MSA (Mutfak Sanatları Akademisi) programlarına baktım. Gidip gitmeme konusunda kararsızım, aşçılık kursundaki hocam pek methetmiyordu. Daha doğrusu, aşçı olmak için oradan mezun olmak gerekmiyor diyordu. Haklı.. Kurs ücretleri de öyle böyle değil, 12000 Tl
Öyle işte..
Dur bakalım bu hafta dükkan işinden ses çıkacak sanırım. Beklemedeyim!
Herkese güzel kar seyirleri, keyfini çıkarın!
Keyifler nasıl bakalım?
Benim günüm sabah yeğenimin ağlamasına uyanarak başladı. Üşütmüş yavrucak, okula da gidemedi, annesi de işe gitmek zorunda olduğu için ben ilgilendim.
Bu senenin ilk günü de, diğer yeğenime istifra sırasında poşet tutarak geçmişti. Yılbaşı gecesi o kadar çok yedi ki, midesi dayanamadı. Hani insanlar yeni yılın ilk günü dışarı çıkarlar, ya da evlerinde keyifli vakit geçirirler ya, heh işte benimkisi "poşetin içine doğru tatlım! Hadi bakalım bu son artık çıkarmayacaksın" demekle geçti... :))
Aman neyse işte. Orfeyle sabah yürüyüşünden sonra mutfağa girdim. Kahve suyu olana kadar şunu pişirdim
Bunu internette bir yerde gördüm ama hatırlamıyorum. Pinterest'te olabilir.. Muffin kalıplarında yumurta pişirebiliyorsunuz. 3-4 cm kalınlığında yusyuvarlak omletleriniz oluyor :) Ben kalıbı hafifçe yağlayıp yumurtaları öyle kırdım. Sıcak fırında 5 dakika gibi bir vakitte piştiler :) Şu yemekleri de birazcık süslesem dimi, maydanoz olur, pul biber olur, domates olur.. Evet bencede! :)
Evet kar yağdı, evet çok güzeldi. Zaten çok uzun zamandır bekliyordum.. Ama çok kısa sürüyor yahu.. Şu anda yağmıyor bile. Yağmadığı zaman sabırsızlanıyorum, yağdığı zaman sokaktaki evsiz insanlar ve hayvanlar için üzülüyorum bende dengesizim galiba :)
Annem gazete okurken özel bir üniversitenin yüksek lisans programlarını gösterdi, hayatımın en uzun ve acıklı "Ooouuuffff" unu çektim. O gazla girip MSA (Mutfak Sanatları Akademisi) programlarına baktım. Gidip gitmeme konusunda kararsızım, aşçılık kursundaki hocam pek methetmiyordu. Daha doğrusu, aşçı olmak için oradan mezun olmak gerekmiyor diyordu. Haklı.. Kurs ücretleri de öyle böyle değil, 12000 Tl
Öyle işte..
Dur bakalım bu hafta dükkan işinden ses çıkacak sanırım. Beklemedeyim!
Herkese güzel kar seyirleri, keyfini çıkarın!
12 Ocak 2012 Perşembe
Kronik Kafa Karışıklığı
Selamlar blog, yine ben!
Kafası sürekli karışık olan bonus :)
Yemek yapmaktan hiç üşenmeyen, bu yüzden havalar ısındıkça kilo verme derdine düşen :)
Bak şimdi bu akşam yemek yedik, her zaman ki gibi, bugünlerde akşam yemeğinden sonra inanılmaz tatlı çekiyor canım. Bir yandan babama atkı örüyorum, bir yandan da düşünüyorum. Ne yapabilirim? Gidip çikolata mı alsam? Uff çok kalorili.. Helva kavursam? Yarın kavurayım, ölmüş büyüklerimizin ruhuna.. Meyve yiyim? O da çok kalorisiz! Kalktım reklam arasında elmaların kafasını kestim, içini oydum, o arada fırını kızdırdım, elmalardan çıkan içi ceviz ve tarçınla karıştırdım, yarım su bardağı kadar toz şeker ekledim elmaların içine doldurdum, üzerine kapakları kapattım, fırına attım. Tepsinin içine de biraz su koydum, kurumasınlar diye. Elmalar yumuşadığında çıkarttım.. Fotoğrafını çekmedim, makine yanımda değildi. Bir daha ki sefere.. Ev halkı pek şaşırdı, severek yediler. Yapıp yemesi toplam 10 dakikayı falan buluyor ve çok hafif. Aslında fazla hafif, şekerpare yapsaydım iyiydi.. :))
Sorunum bu zaten benim, üşenmiyorum arkadaşlar! Bakıyorum tüm zayıf, çıtırlar yemek yapmaya hatta yemeye üşenen tipler :)) Neyse :)
Konum başka şimdi benim. Kendime çok sıkıntı ettiğim, içten içe çok üzüldüğüm bir mesele bu. Kendimi affedemediğim belki de.. Konum, beklentileri karşılayamamla ilgili. Ailemin beklentilerini karşılayamamak üzüyor beni. Sırf bu yüzden hayallerimden vazgeçmek üzereyim.. Vazgeçmeyi de istemiyorum..
Uluslararası ticaret bölümünden mezunum ben, bilen bilir. Dört sene okuyup, mezun olana kadar çok çalıştım. Bazen kopya da çektim tamam.. Mezun olduğumdan beri orada ya da burada ufak iş denemelerim oldu. Hiçbir zaman adı sanı belli, anlı şanlı bir işletmede çalışmadım.
Kafam da o kadar çok cümle uçuşuyor ki şu an, toparlamakta zorlanıyorum.
İş meselesi istediğim gibi gitmedi ama ben de zaten çok fazla istemedim blog. İtiraf ediyorum ki, çok istemedim. Babam tanıdıklarını araya sokup bana bankada iş ayarladı, ben bankada çalışmıycam diye tutturdum. Atm dışında bankanın içine dahi girdiğimde bunalıyorum, o sıkıcı ortam beni çok geriyor, bu yüzden çalışmak istemedim. Yeni mezundum, hayat toz pembeydi, para sıkıntım yoktu vs vs geri teptim, iki kere düşünmedim bile. Bu konu böyle kapandı.
Bir iki deneme daha yaşandı bu şekilde.
O arada benim içimde başka bir aşk filizleniyordu işte..
Takım elbiseler ve gri vezneler yerine, rengarenk önlükler, tarçın kokusu, çikolata kokusu, kremalar, şekerlemeler, hatta ve hatta soğanlı sarımsaklı yemeklerin dünyası ilgimi çekmeye başladı.
Ortaokul yıllarında bile mutfaktaydım ben, ilk kekimi annem komşuya gittiğinde yapmıştım, yemin ederim ilkokul sona falan gidiyor olmalıydım, annemin kitabından bakmıştım tarifine ama kabartma tozu koymayı unutmuştum, kek çıktığında minnacık dilimleri vardı :)) ilk kekimdi, harikaydı bence.
Yani hep vardı fakat üniversite sonrasında hayatımı adamaya karar verdim ben...
Özel üniversitede okuduktan sonra... Bir ton emek harcattıktan sonra aileme.. Bana ev bile tuttu bu insanlar...
Hiçbir zaman bankacı olmadım, iyi bir firmaya da zaten giremedim, uak tefek işler sonucunda artık sağda solda özgeçmişi olan binlerce işsizden biri benim.
Vicdanımla muhasebe halindeyim blog. Bendeki emeklerinin karşılığında onlara övünç vermeyi istiyorum. Benimle gurur duysunlar, işte benim kızım desinler istiyorum.
Konu komşu hal hatır sorduğunda annem gelip bana çemkiriyor :) "Ee Arzu nasıl? " dediklerinde "evde oturuyor iş bulamadı" demek çok zoruna gidiyormuş :) Gelip bunları bir de yüzüme söylüyor, hepten bunalıyorum bu sefer.
Neyse uzatmıyım.
Yakın zamanda bir dükkana geçmem muhtemel. Kendi dükkanım. Yiyecek üzerine al sat yapacağım fakat arka tarafta mutfak olduğu için arada kendi kurabiyelerimi, muffinlerimi tezgaha koyma şansım var. Bu durum, hayalimi kabaca gerçeğe dönüştürmem demek. Adıyla sanıyla, "pasta evi" vs yazmasa bile, ufak ufak satış yapabileceğim, kendimi tanıtabileceğim ve kazandığım parayla kurslara gidip kendimi geliştirmemi sağlayabileceğim bir basamak.. Buna da şükretmek lazım.
Belki günün birinde, http://www.pecetedennotlar.com/basligi-siz-girin burada okuduğunuz isimlerden biri gibi bende hayallerimin peşinden gitmiş ve başarı sağlamış biri olurum.. Ailem için gurur kaynağı olurum. Neden olmasın? Varsın arkadaşlarım bankacı olsunlar, varsın yıllar sonra facebook üzerinden birbirimizi bulup, ortaokul arkadaşlarımla düzenlediğimiz bir yemekte " Ee Arzu sen ne işle meşgulsün?" dediklerinde "fırınım var, kurabiye yapıyorum" diyim. Değil mi?
Egolarımın esiri olmak istemiyorum blog.
Düşüncelerimi anlatmakta hiç bu kadar çaresiz kalmamıştım.. Bilmiyorum..
Kafası sürekli karışık olan bonus :)
Yemek yapmaktan hiç üşenmeyen, bu yüzden havalar ısındıkça kilo verme derdine düşen :)
Bak şimdi bu akşam yemek yedik, her zaman ki gibi, bugünlerde akşam yemeğinden sonra inanılmaz tatlı çekiyor canım. Bir yandan babama atkı örüyorum, bir yandan da düşünüyorum. Ne yapabilirim? Gidip çikolata mı alsam? Uff çok kalorili.. Helva kavursam? Yarın kavurayım, ölmüş büyüklerimizin ruhuna.. Meyve yiyim? O da çok kalorisiz! Kalktım reklam arasında elmaların kafasını kestim, içini oydum, o arada fırını kızdırdım, elmalardan çıkan içi ceviz ve tarçınla karıştırdım, yarım su bardağı kadar toz şeker ekledim elmaların içine doldurdum, üzerine kapakları kapattım, fırına attım. Tepsinin içine de biraz su koydum, kurumasınlar diye. Elmalar yumuşadığında çıkarttım.. Fotoğrafını çekmedim, makine yanımda değildi. Bir daha ki sefere.. Ev halkı pek şaşırdı, severek yediler. Yapıp yemesi toplam 10 dakikayı falan buluyor ve çok hafif. Aslında fazla hafif, şekerpare yapsaydım iyiydi.. :))
Sorunum bu zaten benim, üşenmiyorum arkadaşlar! Bakıyorum tüm zayıf, çıtırlar yemek yapmaya hatta yemeye üşenen tipler :)) Neyse :)
Konum başka şimdi benim. Kendime çok sıkıntı ettiğim, içten içe çok üzüldüğüm bir mesele bu. Kendimi affedemediğim belki de.. Konum, beklentileri karşılayamamla ilgili. Ailemin beklentilerini karşılayamamak üzüyor beni. Sırf bu yüzden hayallerimden vazgeçmek üzereyim.. Vazgeçmeyi de istemiyorum..
Uluslararası ticaret bölümünden mezunum ben, bilen bilir. Dört sene okuyup, mezun olana kadar çok çalıştım. Bazen kopya da çektim tamam.. Mezun olduğumdan beri orada ya da burada ufak iş denemelerim oldu. Hiçbir zaman adı sanı belli, anlı şanlı bir işletmede çalışmadım.
Kafam da o kadar çok cümle uçuşuyor ki şu an, toparlamakta zorlanıyorum.
İş meselesi istediğim gibi gitmedi ama ben de zaten çok fazla istemedim blog. İtiraf ediyorum ki, çok istemedim. Babam tanıdıklarını araya sokup bana bankada iş ayarladı, ben bankada çalışmıycam diye tutturdum. Atm dışında bankanın içine dahi girdiğimde bunalıyorum, o sıkıcı ortam beni çok geriyor, bu yüzden çalışmak istemedim. Yeni mezundum, hayat toz pembeydi, para sıkıntım yoktu vs vs geri teptim, iki kere düşünmedim bile. Bu konu böyle kapandı.
Bir iki deneme daha yaşandı bu şekilde.
O arada benim içimde başka bir aşk filizleniyordu işte..
Takım elbiseler ve gri vezneler yerine, rengarenk önlükler, tarçın kokusu, çikolata kokusu, kremalar, şekerlemeler, hatta ve hatta soğanlı sarımsaklı yemeklerin dünyası ilgimi çekmeye başladı.
Ortaokul yıllarında bile mutfaktaydım ben, ilk kekimi annem komşuya gittiğinde yapmıştım, yemin ederim ilkokul sona falan gidiyor olmalıydım, annemin kitabından bakmıştım tarifine ama kabartma tozu koymayı unutmuştum, kek çıktığında minnacık dilimleri vardı :)) ilk kekimdi, harikaydı bence.
Yani hep vardı fakat üniversite sonrasında hayatımı adamaya karar verdim ben...
Özel üniversitede okuduktan sonra... Bir ton emek harcattıktan sonra aileme.. Bana ev bile tuttu bu insanlar...
Hiçbir zaman bankacı olmadım, iyi bir firmaya da zaten giremedim, uak tefek işler sonucunda artık sağda solda özgeçmişi olan binlerce işsizden biri benim.
Vicdanımla muhasebe halindeyim blog. Bendeki emeklerinin karşılığında onlara övünç vermeyi istiyorum. Benimle gurur duysunlar, işte benim kızım desinler istiyorum.
Konu komşu hal hatır sorduğunda annem gelip bana çemkiriyor :) "Ee Arzu nasıl? " dediklerinde "evde oturuyor iş bulamadı" demek çok zoruna gidiyormuş :) Gelip bunları bir de yüzüme söylüyor, hepten bunalıyorum bu sefer.
Neyse uzatmıyım.
Yakın zamanda bir dükkana geçmem muhtemel. Kendi dükkanım. Yiyecek üzerine al sat yapacağım fakat arka tarafta mutfak olduğu için arada kendi kurabiyelerimi, muffinlerimi tezgaha koyma şansım var. Bu durum, hayalimi kabaca gerçeğe dönüştürmem demek. Adıyla sanıyla, "pasta evi" vs yazmasa bile, ufak ufak satış yapabileceğim, kendimi tanıtabileceğim ve kazandığım parayla kurslara gidip kendimi geliştirmemi sağlayabileceğim bir basamak.. Buna da şükretmek lazım.
Belki günün birinde, http://www.pecetedennotlar.com/basligi-siz-girin burada okuduğunuz isimlerden biri gibi bende hayallerimin peşinden gitmiş ve başarı sağlamış biri olurum.. Ailem için gurur kaynağı olurum. Neden olmasın? Varsın arkadaşlarım bankacı olsunlar, varsın yıllar sonra facebook üzerinden birbirimizi bulup, ortaokul arkadaşlarımla düzenlediğimiz bir yemekte " Ee Arzu sen ne işle meşgulsün?" dediklerinde "fırınım var, kurabiye yapıyorum" diyim. Değil mi?
Egolarımın esiri olmak istemiyorum blog.
Düşüncelerimi anlatmakta hiç bu kadar çaresiz kalmamıştım.. Bilmiyorum..
9 Ocak 2012 Pazartesi
Kitchenaid Sevdası!
Yeni değil, yıllardır aşığım ben ona! Kitchenaid mikser istiyorum ben blog yaa.. Çok pahalı üff.. Kırmızısı ne kadar harika dimi ama? Görüp beğenmeyen var mı şimdiye kadar? Çok şık çok..
selamlar bu arada, pat diye girdim olaya ama :) keyifler nasıl? bende fena değil. Çeyizime amerikan servis yapıyorum kaneviçe işleyerek! boş oturmaktan iyidir dimi?
İşle ilgili gelişmeler olacak ama o kadar çok haber verdim ki ve o kadar çok fos çıktı ki :)) artık yapana kadar haber vermiycem.. Eğer ki bu sefer olursa, hemen yazıcam, büyük keyifle hemde! İnşallah ya.. 2012de hayatım düzene girsin artık, hayırlısıyla..
Ah kitchenaid ah.. çok güzel be blog! üfff

2 Ocak 2012 Pazartesi
Motto!
2012'de verdiğim tek bir karar var,
Bu sene daha çok su, daha az çikolata!
Yapabilirim herhalde :)
Görsel:http://browse.deviantart.com/?qh=§ion=&global=1&q=water#/delvsb
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)