23 Eylül 2014 Salı

Ooohooo!

Ertesi gün söz fotoğrafını yayınlayacakmışmışmışmışım! Bak sen! Kaç ay geçti??

Ayıp tabi. Her seferinde aynı mahcubiyetle geçiyorum blogumun karşısına. Sonra yine fıs tıs.. Yok bu sefer olmaz. Artık bol bol yazarım. Neden? Vakit bol. :) Valla ilgilenicem artık blogumla yaa, ben söz verince tutarım. (Genelde)

Yazmadığım süre boyunca boş durmadım evlendim. Evet evlendim. Yazarken bir yandan da kendi kendime söylüyorum. Evlendim.



Son postumu okudum da demin, görücü olayının hemen arkasından yazmışım. Önümde kocaman bir "bilinmemezlik" duruyorken. Aaaaah Bukle ah neler gelecek başına bir bilsen!!! :))

Hani bir söz var ya, kul kurar kader gülermiş diye. Düğün hazırlıklarının özü budur bence. Şanslıydık kabul ediyorum. İyi gitti. Ben bu dönemde gerçekten değiştim. Ben Osi'yi tanıyınca değişmeye başlamıştım zaten ama düğün hazırlıklarında sakin kalabilmem ( gerçi bana göre sakin kaldım tabii ki) büyük başarıydı. Tek tek yazmak istemiyorum şu an, soran olursa öneri verebilirim. Zaten kimden ne öneri alırsanız alın, başınıza gelmeden anlamıyorsunuz arkadaşlar.

Öğrendiklerim var, arkadaşlarımı tekrar tanıdım mesela, yakınlarımı tanıdım, dost dediklerimi örneğin.. Akrabalarımı.. Sevmediğim ve önyargılı olduğum bir kaç insanın, en zor anımda kapımda bittiğini gördüm mesela! Ben çağırmadan üstelik!! Evlenmiş, başından geçmiş, biliyor, tahmin ediyor ve yardıma geliyor. Hiçbir şey beklemeden!! Utandım. Çok utandım bazen gerçekten.

Nişanlımı daha çok sevdim bu dönemde mesela. Her istediğimi yapmadı hayır. Mantıklı bulmadığı hiçbir şeyi yapmaz zaten. Konumuz o değil. Ama destek olduğunu gördüm, yeri geldiğinde siper olup ikimizi yalnız bıraktığını ve mantığını hiç elinden bırakmadığını gördüm. Eminönünde deli gibi alışveriş yaparken,  tüllü püsküllü bişeyleri parmak ucuyla tutup "konseptimize uyuyor mu bu acaba?" demeleri de çok tatlıydı.. Hiç sevmez süsü püsü aslında..

Evi tut, tadilat yap, çeyiz yerleştir ıdıbıdı herşey bitti. Gelinlik falan hazır. Son hafta geldi çattı ve hiç iş yok. Oh dedim kendi kendime, bizim evin altında bi sosyal tesis var, giderim azıcık yatarım, biraz güneşlenirim dinlenirim ohhhh, haftasonuna da düğün var.

Son haftanın ptesi günü telefon geldi düğün mekanının körolasıca sahibinden, bizim bahçeyi YANLIŞLIKLA iki düğüne kiralamışmışmış, bizi başka bahçeye alacakmışmışmış!!!! Başka kır bahçesi de yok adamın bu arada. Ve biz herkese kır düğünü yapacağımızı söyledik, bu mekanı aylarca aradıktan sonra bulduk falan filan..

Son haftam ağlayarak başladı.  Böğüre böğüre ağladım. Ben ağlayınca Osi de ağladı. Adamın gırtlağını sıksan ne çare? Hata yaptım verin beni mahkemeye diyor adam... Düğünü iptal edelim dedim, gerçekten hiç hevesim kalmadı, madem kır düğünü de olmayacak, gidelim bir lokantaya eğlenelim şöyle canlı müzik falan. Yeter dedim. Osi karşı çıktı, kimseye dert anlatamazsın aramızda bir sorun var zannederler dedi. "Elalem ne der diye düşünmüyorum" desem de, işime gelmedi evet. Çünkü sorunsuz düğün olduğuna kimse inanmıyor arkadaşlar, herkes laf peşinde ve kavga gürültü olmadığını gördüklerinde hala inanmıyorlar, daha da ilginci, siz saklıyorsunuz zannediyorlar. Bu yüzden olmayan bir sıkıntıyı var gibi göstermek istemedim.

Ablamlar ve birkaç can arkadaşımız sağolsun, gittik yine eminönüne, alışveriş alışveriş, düğün günü erkenden gittiler süslediler mekanı.. Çünkü o saatten sonra org. firmaları da fahiş fiyatlar çektiler. Düşene bir tekme de biz vuralım durumu kısaca..

Yaptık düğünü. Düğün mekanına tekneyle geldik o güzel bir anıydı. Geri kalanından ben zaten bişey anlamadım ki, onu öp bunu öp, fotoğraf çektir ve göbek at. :)

Şimdi aklıma geldi de, önceki postumda demişim ya, sıkıntılar olduğunda çok takılmamaya çalışıcam diye, tamam düğün mekanı çok büyük olaydı benim için, kır düğünü hayalimi bir hiç yüzünden çöpe atmak zorunda kaldım ama diğer sıkıntılarda iyiydim be!  Düğün günü makyajım tutmadı mesela!! Hem de ciddi profesyonel bir makyözle çalıştım. Bilinen bir tv kanalının makyözüydü ablamında çok yakın arkadaşı. Hatta şu an oturduğum yerde de komşum :)) Hatun özendi bözendi, smoke eyes istemiştik, yaptı, fotoğraf çekimine gittim, kirpik uçuyor! Fotoğrafçım çok tatlıydı, kız hem çekiyor arada gelip gözüme bastırıyor!! Duvak uçtu uçacak yarısında çıkardık zaten mecburen. Öyle bir rüzgar vardı ki o gün! Ama hiç takmıyorum bir görseniz beni (tanıyanlar bilir) hiç takılmıyorum. Şu anda evlenmek üzere olup bu yazıyı okuyan biri varsa bak ne olur! Fotoğrafçı başta çekiniyordu, yere oturur musun? Şuraya çıkmak ister misin? falan diye sorup duruyor. Hiç umursamadım. Yerlere oturdum, merdivenlere oturdum, tepelere çıktım... O gelinliğin eve geldiğimde etekleri falan pırtık pırtıktı. Oraya buraya takmışım habire.. Ne var ki? Bir kere daha mı giyeceğim? Foto çekiminde duvak uçmaya başladı baktım saçımı bozacak, çıkar dedim fotoğrafçıya. Fotoğrafçı şaşırıyor halime!! daha nikaha gitmedik bu arada :)) Makyöz ve kuaför eve gelmişti, evde hazırlanıp çıktım ben. Önce foto çekimi ardından nikah ve düğün oldu. Çıkardık duvağı çektik fotoğrafları. Dönüşte vakit vardı gittim yine kuaförüme taktırdım yeniden. Makyajıda bi toparladık çıktım oradan gittim nikaha. Rahat olun. Bende bundan sonra böyle olacağım. O gün üzerime nur inmişti resmen :))) ben normalde çok sinirli ve kontrol manyağı bir insanımdır bilen bilir arkadaşlar. Ama biraz da bırakmak lazım yaa. O kadar istedim istedim, hakkını yemiyim nişanlım tek kelime etmedi kır düğününe. Aradık taradık bulduk mekanı, kır düğünü yapıcaz diye biliyoruz, düğüne 6 gün kalmış bir telefonla iş bitti. Var mı ötesi? Yok. Yanlış yaptım diyor adam, gel vur beni diyor. Ne yapacaksın? O yüzden boşverin vallahi bak.

Neyse.

Balayı için datça ve yöresine gittik. Bangır bangır plaj müziklerinden, son dönem beachlerinden, tikilerden hoşlanmıyorsanız tavsiye ederim. Biz ovabükünde kaldık, tüm bükleri dolaştık, inanılmaz koylarda denize girdik, inanamıyorum hala, denizin kenarında minicik bir yaban kedisi yavrusu gördük, (annesi orada olmadığı için hala sevinçliyim) düğün yorgunluğunu, aylarca süren koşturmayı sulara attık geldik. Arabayla gittiğimiz için geze geze gidip, istediğimiz koylarda yüzüp, beğendiğimiz yerlerde kalarak yukarı çıktık. Eşiniz araba kullanmayı seviyorsa ya da çift şoförseniz tavsiye ederim. Araba = özgürlük. Oralarda park sorunu da yok :)

Tüm konuları tek postta anlatmayayım, malum artık sık sık yazıcam. Şimdilik görüşmek üzere blog!

Bkl <3

Hiç yorum yok: