Hayallerimin gerçekleşmesine şu kadarcık ( baş parmağı işaret parmağının ucuna getirip göster) kaldı!
Birincisi tabiki araba! doğru okudun dostum! yo yo! Mayıs ayında gelicekmiş benimki ama dur bakalım pek ümit etmek istemiyorum :) Şimdilik babamın arabasına yapışık vaziyetteyim :)) çok güzel olduuuuu, tam da güzel olduuuuu!
İkincisi iseeeeeeeeee, ayh heyecanlandım :) pastanemi açıyorum ben yaaaa! baya baya açıyorum yani! resmi resmi açılıyor! pastanem olucak benim! pasta yapıcam hep! kendi mutfağım olacak!!!!! düşündükçe aptal aptal sırıtıyorum.... çok güzel olucaaaaaaaaaaaak! hepinizi beklerim :))
Şimdilik babamın iş yerine gidiyorum, bugün birkaç dükkan baktık ama pek içimize sinen olmadı. Sanırım babamın yanındaki dükkanı değerlendiricem.. kafamda o kadar ayrıntı var ki, hiçbirini dile getiremiyorum :) çok heveslenmek istemiyorum, ne zaman heveslensem sıvarım çünkü :)
Güzel olacak blog.. Sevdiğim işi yapacağım. İstediğim işi.. hayalimi gerçekleştiricem ya var mı ötesi?
Aşk mı? yok aşk falan. yok öyle şeyler, öyle duygular artık. Neyse canımızı sıkmayalım şimdi.
Tüm okurlarımı tek tek öperim icabında :) sevinçliyim yahu! hepiniz böyle mutlu olacağınız haberleri alın inşallah!!
24 Şubat 2011 Perşembe
14 Şubat 2011 Pazartesi
hey hey!
Heeeeepiiiiiimiiiizzziiinnnnn sevgililer günü kutlu olsun, mutlu olsun. Kandiliniz de hayırlı uğurlu olsun. İki güzelliği birleştirip kalp şeklinde kandil simidi pişirdim :))
10 Şubat 2011 Perşembe
General Mobile Dst Diamond
Böyle yavru olur mu? Bu bana yapılır mı? Çoook beğendimmmm huleaaayynnn! Parlak taşlar neden kadınları bu kadar büyülüyor yaarebbiiimmmmm?!?!?! 14 şubata özel fiyat indirmişler.. Swarovski taşlı kolyeyi de hediye ediyorlar. Çok güzel yav. Keşke diyorum :) Ahhhhh ahhhhhh bu şarkıların gözü kör olsun!
7 Şubat 2011 Pazartesi
Orfe, nam-ı diğer: İt
İt, halk arasında köpeklere verilen isimdir. "İtlik etme" denir mesela, karşımızdaki insan gereksiz bir takım hareketlerde bulunuyorsa kullanılır genelde. Bir de, itlik eden itler vardır ki ben kısaca Orfe diyorum kendisine. Evet benim köpeğimdir Orfe, itlik eden itin anlamına verilen cevaptır benim sözlüğümde.
Sabahları enerji patlaması yaşayan " lannn lannnnnn yaklaşık 8-9 saattir uyuyoruz olm, sevmedin beni bunca saattir hadi hadi hadi" der gibi ısrarla patisiyle elimi çeken bir yaratıkla birlikte uyanıyorum 4 senedir. Fazla gaza gelirse de utanmıyor yalıyor yüzümü gözümü o koca diliyle... Sonra çorabımın tekini buluyor her sabah ve ağzına alıp tur atmaya başlıyor odanın içinde.. Mesaj açık, "kalk artık ben çok sıkıldım, ayrıca çişim de geldi!!!"
Odanın kapısını açmamla birlikte paldır küldür alt kata iniyor sabahın bir körü, dosdoğru banyoya gidip paspasın üstüne oturuyor ve beni bekliyor orada... Eğer kapı itilmiş ama tam kapatılmamışsa burnuyla itip açıyor kapıyı, eğer kapı tamamen kapatılmışsa işte o zaman çok üzülüyor, patisiyle tırmalıyor kapıyı, açtığımda yine içeri doğru bir depar...
Her sabah hiç sıkılmıyor bunları yapmaktan.. Fazla uyumak istediysem eğer yüzünü yüzüme yaklaştırıyor, gözlerim kapalı olsa bile hissediyorum o kocaman burnunu dibimde, bakıyor bakıyor, kokluyor, sonra gidip yatıyor kendi yerine ve o kocaman içini çekiyor her seferinde...
Ekmek hastası bir köpeğim var benim. Elimde ekmek olduğunda yapmadığı komut yok sıpanın! ha bir de peynir... Favorisi beyaz peynir benim oğlumun...
İnsanları ya seviyor, ya da sevmiyor. Arası yok. Önceden hoşlanmadığı birini sonradan sevdiği görülmedi şimdiye kadar. İlk karşılaşmada karşısındakini korkutmaya çalışıyor, ciddi hırlıyor bazen ya da sinsi sinsi izliyor köşeden. Karşısındaki korktuysa artık çok geç, Orfe kendisinden korkan insanların üzerine gidiyor.. Göz teması kurmayan, onu görmezden gelen insanlara ikinci şansı veriyor, büyük ihtimalle de sonradan çok iyi arkadaş oluyorlar.. Enteresan bir hayvan.
Alışkanlıkları var ve kopmuyor. Veterinere her gidişimizde önce çubuğunu yiyor, ondan sonra masaya çıkıyor. Ben evde yoksam bir eşyamı alıp üzerine yatıyor(muş) alamıyorsa eğer burnunu kapının eşiğine sokup orada beni bekliyor(muş) En üst katta oturmamıza rağmen apartmana ev halkından biri girerse kapının önünde havlamaya başlıyor. Bazı akşamlar yemekten sonra elma yiyor, farkettim ki, elması ne ekşi olmalı ne de tatlı. Tam arasını seviyor, sert ve güzel kokuluysa daha bir iştahla yiyor, aa lütfen kabuğunu soymayı unutmayın yoksa yemiyor haspam. Aynı elmayı gün içinde verdiğimde yemiyor, illa akşam yemeğinden sonra..
Orfe'mle tanışma hikayemiz çok eskilere dayanıyor...
2006 senesinde annemlerden izini koparınca soluğu internette almış ve bir sitede kendisini şu fotodan görmüştüm.
Gördüğüm an vuruldum! Böyle bir masumluk olamaz dedim! Ablamla gittik Kadıköy'den akşamın bir vakti aldık beyefendiyi. Kapı açıldığında hissettiklerimi hala hatırlıyorum.. Çok heyecanlıydım, bilmediğim bir yerde, bilmediğim insanların kapısını çalıyordum, ablamda araba da beklemişti saolsun! Para vermem gerekiyordu, para vermesini hiç beceremem. Avuçlarım terden ıslanmıştı, para bumburuşuk olmuştu, teeee Avcılar'dan Kadıköy'e gidene kadar bir sürü markete bakmış ama bir zarf bulamamıştım! (Kendime not: Çünkü zarflar kırtasiyelerde satılır!!) Salak saçma bir halde öylece duruyordum işte. Çok tatlı bir çift açtı kapıyı, inanılmaz güzel bir cocker havlayıp duruyordu kapıda, oğlumun annesiymiş. Şimdi anlıyorum ki, Orfe'nin kapılara havlama huyu annesinden geçmiş!
Kapıda biraz sohbetten sonra içerden yavruyu getirdiler. İnanılmaz çirkin, boz tüyleri olan ufacık bişey! Kafası parlak ama vücudundaki tüyler o kadar çirkindi ki anlatamam! :)
Kucağıma aldım, nasıl tutacağımı da bilemiyorum zaten, bu döndü, yüzümü büyük bir iştahla yalamaya başladı. Ben ayrı şok oldum, sahipleri ayrı şok oldu. Ama öyle bir yalama ki, uzaklaştıramıyorum yüzümden sıpayı!! Adamın eline parayı sıkıştırdım ( para veremediğimi söylemiş miydim? ) Teşekkür ettim ve kaçtım. Kucağımda bir köpek var, o benim köpeğim! O benim köpeğim!!!
Yaramazlık yapınca masum masum bakan, 6 ay boyunca sürekli işeyip bana günde 2-3 kez ev sildiren, annemle papaz eden bir yaratık! Ama aynı zamanda kokumda uyuyan, tüm odalarda beni takip eden, ilgilenmediğimde ağlamaya başlayan bir şımarık!
Birbirimize o kadar bağlandık ki, eve giriş çıkış saatlerimi ona ayarlar oldum. Arkadaşlarımla olan buluşmalarımı "Ohooo o saatte benim evde olmam lazım Orfe tuvalete çıkacak" dediğimde alay konusu bile oldum :)
Yaşamayan bilemez işte onun evde sizi beklediğini.. Siz iki saat fazla oturduğunuzda onun çok sıkışmış olarak eve kaçırmamak için elinden geleni yaptığını bilemez. Çocuğunuz olmasa bile, çocuğunuz varmış gibi sorumluluk duygusuyla dolduğunuzu anlayamaz...Tatillerimi bile ona göre ayarladığımı tahmin edemez. Bilmez ki Ayvalık'a giden otobüsler köpek almıyor, aldığı köpeğin ise can güvenliğinden sorumlu olamıyor. Bilmezler ki köpek pansiyonları tüm gün kafeste tutuyor bazen tuvalete bile çıkartmıyor. Ay amma dertliymişim :))
Neyse biz tatile de birlikte gittik. Birlikte yüzdük ama insanların da huzurunu bozmak istemedik, sabahın erken saatlerinde deniz daha boşken gittik girdik. Birde denizdeyken sarılma huyu olmasa... :)
İnsan ancak başka bir canlıya baktığında anlıyormuş bazı duyguları. Bir bebek tabii ki bambaşka duygular hissettirebilir, annelikle bu durumu kesinlikle karşılaştırmıyorum ama bu duygu da çok özel, kendi içinde çok öğretici ve büyütücü.
Siz ancak bir canlının (bir bebek ya da bir hayvan olabilir bu) sorumluluğunu üstlendiğinizde anlayabiliyorsunuz koşulsuz fedakarlığı, karşılıksız sevgiyi, gerekirse en sevdiklerinizi bile karşınıza almayı,çok hasta olduğunuzda bile sarınıp sarmalanıp onu yürüyüşe çıkarmayı, önceden de bahsettiğim gibi gezme saatlerinizi ayarlamayı, masraflarınızdan kısıp ona mama almayı, hatta eşinizi bile hayal ederken dikkat ettiğiniz noktalara bir madde eklemeyi: köpek sevmeli! ha birde, eski atkıdan köpek elbisesi yapmayı :)
Onunla yaşamak çok keyifli, huzur verici. Bir canlının sizi koşulsuz sevmesi harika bir duygu. Sizi dinlemesi, anlaması, kendi dilinde yanıtlaması, sinirlendiğinde ya da bir şeyleri sevmediğinde tepkisini göstermesi çok güzel. Aranızdaki bağ çok özel.. Seviyorum :)
mucka!
5 Şubat 2011 Cumartesi
Doğumgünü
Çok keyifli, gerçekten! O kadar güzel ki, her ayrıntıda bir hoşluk düşünmek, zamanla yarışmak, yiyeceklerin taze ve sıcak olmasını sağlamak ama bu arada evi de yağ kokutmamak! Misafirlerin karşısına taze makyaj ve mis kokulu çıkmak, hatta işleri yarım saat önceden bitirip bir kahve molası vermek biraz nefeslenmek.. O kadar zor ki! ama yaptım valla :)
Pastayı yapmaya çarşamba günü başladım. Sevgili Müge Abla'mın sitesinde gördüğüm kek tarifini zaten sık sık yapıyordum, inanılmaz lezzetli ve nemli bir kek. Kendisi de söylemiş zaten, arasına pasta kreması ve iç malzemeyle güzel bir pasta olabilir diye. Klasik pandispanya yerine bu tarifi denedim. Kakaolu ve gayet nemli lezzetli bir kek oldu. Yuvarlak pasta kalıbı kullandım. Bizim ailede çikolata çok sevildiği için içine bol çikolata ve fıstık ekledim. Pasta kremasını kendim pişirdim, onu da kakaolu hazırladım. Pastanın üst şantisi de çikolatalıydı. Kısacası boooollll çikolatalı bir pasta oldu. Süslemeler için sade şantiye gıda boyası ekledim ve minik çikolatalar koydum. Aslında şeker hamuruyla çalışmak istemiştim, aklımda çok tatlı bir figür vardı fakat bir türlü malzeme almak için metroya gidemedim... Şeker hamurunu internetten de alabiliyoruz ama kalitesi nasıldır acaba? Neyse kremayla harf falan yaptım ama daha güzel olabilirdi bence :) Süsleme konusunda kendimi geliştirmem lazım...
Lanet olsun bukle, doğru düzgün bi foto çekemedin mi? Diye sorabilirsiniz. Evet çekemedim. Aslında çekmedim. Bunu da ben çekmedim zaten es kaza çekilmiş. Ya çok pardon ama blog falan hiç aklıma gelmedi o telaşta.. Alışırım yakın zamanda :)
Tariflerimin çoğu Müge Abla'dan www.hunerlibayanlar.com , tortellini ve domatesli şişler www.hayatimdakidler.blogspot.com adresinden. Aslında tek tek anlatıp yorumumu katmak istiyorum, belki denemek isteyenler çıkar, denerken söylediklerimi de hatırlarlar.
Herkesin bildiği gibi haydari rakı sofralarının vazgeçilmezi. Müge Abla'nın sitesinde haydarilerin krema sıkacağıyla salatalık dilimlerinin üzerine sıkıldığını görmüştüm çok hoşuma gitmişti. Rakıyla salatalıkta bayağı bir iyi gidiyor sonuçta :) salatalıkları dilimledim üzerine haydariyi sıktım fakat salatalığın suyuyla yoğurt biraz sulandı. Böyle olunca şekil biraz kaydı :) bende kalan haydariyi tüm salatalıkların üzerine döktüm, üstünü pul biberle süsledim.. Şekli yine kurtardık ama haydariyi böyle denemek isteyenler varsa, süzme yoğurdu tekrar süzün yoğurt baya bir katı olsun ki sulanmasın. Yahut son dakika da sıkma işlemini de yapabilirsiniz. Eğer vaktiniz varsa :)
Havuç taratoru çok sık yaparım, her gün olsa yerim o derece severim :) yine yaptım. Müge Abla önerisiyle portakal dilimlerinde servis yaptım. Görünüşleri şık oldu, tadı da gayet iyiydi. Sizde deneyebilirsiniz. Gündüz fotosunu da çekmiştim hemen göstereyim
Kırmızı köz biber mezesi yaptım. Tek tek saracaktım fakat sarmaya elverişli değillerdi, bende tabağa dizdim. Sirke, zeytinyağ,sarımsak,tuz ve ceviz serptim oldu bitti. şipşak meze :)
Uzun zamandır keyifle takip ettiğim bir diğer blog olan hayatımdakidler günlüğünde uzun zaman önce tortellini şişlerini görmüş ve en yakın zamanda denemek için kendimi şartlamıştım. Denedim ama pek benim damak tadıma uymadı. Kimsede ikinci şişi almadı zaten :))) Kurutulmuş domates kullanmamıştım daha önce, bayık bir tadı var. Ekşimsi böyle.. Tortellini makarnaları çok hafif haşlayıp bir domates, bir makarna şeklinde şişlere dizdik, üzerine zeytinyağı, kekik ve tuz serperek ılık servis ettim. Pek bize uygun değildi işte, denemek isteyenler dikkate alsın derim :)
Sigara böreklerini Müge Abla'nın önerisiyle yağda kızartmak yerine fırında pişirdim. Su ve yağ karışımına batırdığım börekleri tepsiye dizdim, kızgın fırına attım. Tarifte üzerine yumurta sürün demiyordu, bende sürmedim ama baktık üzerleri kızarmıyor, sonradan sürdük. Yani diyeceğim şu ki, kızarmış börek istiyorsanız yumurta sürün canlarım. Çok çok çok hafif böreklerim oldu. İçki masasında sigara böreği de çok güzel duruyor, hatta annemin deyişiyle, kızartmamız gerekiyordu. Ama bence güzel olmuşlardı. Zaten bir sürü kalorili yiyecek var, böreklerde kızarmayıversin!
Dün akşam çekmeyi unuttuğum, bu sabah karışık bir tabak yapıp çektiğim fotoyu paylaşayım hemen. Efenim börekler, panık köfteler ( Malatya yöresinde sevilen, bulgurlu bir köfte çeşidi) ve makarna şişleri.
Annem antep usulü kuru patlıcan dolması yaptı. Solladı geçti beni ya! yaşımdan fazla tecrübesi var hatunun normal diyorum ama bozuluyorum da yani! fotosu yok ama lezzeti damaklarda kaldı :)
Klasik olarak peynir tabağı, kelek turşusu, jalapeno biber turşusu, rus salatası, annemin yaptığı panık köfteler masadaki diğer mezelerdi.
İşi sağlama almak adına önden mercimek çorbası çıkardık, hemde içki öncesi güzel gitti açıkçası. Arkasından mezeler yendi, en arkadan yine işi sağlama almak adına mantar tavuk sote ve pilav çıktı. Çok çok az alındılar :)
Yemek sonrası pastaya sıra geldi. Bende baya merak ediyordum! Müge Abla'dan aldığım tarifle muzlu muffin yapmıştım, tarifini hangi siteden aldığımı hatırlayamadığım, sanırım david lebovitz ustadan baktım, çikolatalı marshmallowlarım göz doldurdu. Şeker hastası olan misafirimiz için bitter çikolataya batırılmış meyve tabağı hazırlamıştım. Meyveleri bırakıp pasta yedi :) sorumluluk kabul etmiyorum!
Fotosu çok kötü olsa bile, çikolataya batırılmış marshmallow hakkında fikriniz olması açısından,
çocuklar ba-yıl-dı!!!
Muffinlerin tarifinde 1 çay bardağı toz şeker var. O da Müge Abla'nın sonradan eklemesi. Asıl tarifte hiç şeker yokmuş. Pişirdiğimde tadına baktım ve bana baya şekersiz geldi. Ne yapayım diye düşündüğümde, pastadan artan çikolatalı krema gözüme çarptı. Bende muffinlerin üstünden krema sıkacağıyla delerek içlerine çikolatalı krema sıktım! Muz ve çikolata zaten çok yakışıyor, ısırdığınızda çıkan görüntü de baya bir güzel oldu. Akıllarda bulunsun derim :)
Güzel geçen bir organizasyondu. Gün sonunda yatağıma uzandığımda belimde ağrılar olsa bile, babamın beni öpüp "teşekkür ederim kızım" demesi hepsine değerdi :) hatta sabah karşılaştığımızda ilk sözü yine teşekkür etmek oldu. Daha keyifli ne olabilir ki?
Tarifleri arzu ederseniz, yine aldığım sitelerden bahsederek, ayrıntılı olarak yazarım :)
Herkes için iyi haftasonları!
Pastayı yapmaya çarşamba günü başladım. Sevgili Müge Abla'mın sitesinde gördüğüm kek tarifini zaten sık sık yapıyordum, inanılmaz lezzetli ve nemli bir kek. Kendisi de söylemiş zaten, arasına pasta kreması ve iç malzemeyle güzel bir pasta olabilir diye. Klasik pandispanya yerine bu tarifi denedim. Kakaolu ve gayet nemli lezzetli bir kek oldu. Yuvarlak pasta kalıbı kullandım. Bizim ailede çikolata çok sevildiği için içine bol çikolata ve fıstık ekledim. Pasta kremasını kendim pişirdim, onu da kakaolu hazırladım. Pastanın üst şantisi de çikolatalıydı. Kısacası boooollll çikolatalı bir pasta oldu. Süslemeler için sade şantiye gıda boyası ekledim ve minik çikolatalar koydum. Aslında şeker hamuruyla çalışmak istemiştim, aklımda çok tatlı bir figür vardı fakat bir türlü malzeme almak için metroya gidemedim... Şeker hamurunu internetten de alabiliyoruz ama kalitesi nasıldır acaba? Neyse kremayla harf falan yaptım ama daha güzel olabilirdi bence :) Süsleme konusunda kendimi geliştirmem lazım...
Lanet olsun bukle, doğru düzgün bi foto çekemedin mi? Diye sorabilirsiniz. Evet çekemedim. Aslında çekmedim. Bunu da ben çekmedim zaten es kaza çekilmiş. Ya çok pardon ama blog falan hiç aklıma gelmedi o telaşta.. Alışırım yakın zamanda :)
Tariflerimin çoğu Müge Abla'dan www.hunerlibayanlar.com , tortellini ve domatesli şişler www.hayatimdakidler.blogspot.com adresinden. Aslında tek tek anlatıp yorumumu katmak istiyorum, belki denemek isteyenler çıkar, denerken söylediklerimi de hatırlarlar.
Herkesin bildiği gibi haydari rakı sofralarının vazgeçilmezi. Müge Abla'nın sitesinde haydarilerin krema sıkacağıyla salatalık dilimlerinin üzerine sıkıldığını görmüştüm çok hoşuma gitmişti. Rakıyla salatalıkta bayağı bir iyi gidiyor sonuçta :) salatalıkları dilimledim üzerine haydariyi sıktım fakat salatalığın suyuyla yoğurt biraz sulandı. Böyle olunca şekil biraz kaydı :) bende kalan haydariyi tüm salatalıkların üzerine döktüm, üstünü pul biberle süsledim.. Şekli yine kurtardık ama haydariyi böyle denemek isteyenler varsa, süzme yoğurdu tekrar süzün yoğurt baya bir katı olsun ki sulanmasın. Yahut son dakika da sıkma işlemini de yapabilirsiniz. Eğer vaktiniz varsa :)
Havuç taratoru çok sık yaparım, her gün olsa yerim o derece severim :) yine yaptım. Müge Abla önerisiyle portakal dilimlerinde servis yaptım. Görünüşleri şık oldu, tadı da gayet iyiydi. Sizde deneyebilirsiniz. Gündüz fotosunu da çekmiştim hemen göstereyim
Kırmızı köz biber mezesi yaptım. Tek tek saracaktım fakat sarmaya elverişli değillerdi, bende tabağa dizdim. Sirke, zeytinyağ,sarımsak,tuz ve ceviz serptim oldu bitti. şipşak meze :)
Uzun zamandır keyifle takip ettiğim bir diğer blog olan hayatımdakidler günlüğünde uzun zaman önce tortellini şişlerini görmüş ve en yakın zamanda denemek için kendimi şartlamıştım. Denedim ama pek benim damak tadıma uymadı. Kimsede ikinci şişi almadı zaten :))) Kurutulmuş domates kullanmamıştım daha önce, bayık bir tadı var. Ekşimsi böyle.. Tortellini makarnaları çok hafif haşlayıp bir domates, bir makarna şeklinde şişlere dizdik, üzerine zeytinyağı, kekik ve tuz serperek ılık servis ettim. Pek bize uygun değildi işte, denemek isteyenler dikkate alsın derim :)
Sigara böreklerini Müge Abla'nın önerisiyle yağda kızartmak yerine fırında pişirdim. Su ve yağ karışımına batırdığım börekleri tepsiye dizdim, kızgın fırına attım. Tarifte üzerine yumurta sürün demiyordu, bende sürmedim ama baktık üzerleri kızarmıyor, sonradan sürdük. Yani diyeceğim şu ki, kızarmış börek istiyorsanız yumurta sürün canlarım. Çok çok çok hafif böreklerim oldu. İçki masasında sigara böreği de çok güzel duruyor, hatta annemin deyişiyle, kızartmamız gerekiyordu. Ama bence güzel olmuşlardı. Zaten bir sürü kalorili yiyecek var, böreklerde kızarmayıversin!
Dün akşam çekmeyi unuttuğum, bu sabah karışık bir tabak yapıp çektiğim fotoyu paylaşayım hemen. Efenim börekler, panık köfteler ( Malatya yöresinde sevilen, bulgurlu bir köfte çeşidi) ve makarna şişleri.
Annem antep usulü kuru patlıcan dolması yaptı. Solladı geçti beni ya! yaşımdan fazla tecrübesi var hatunun normal diyorum ama bozuluyorum da yani! fotosu yok ama lezzeti damaklarda kaldı :)
Klasik olarak peynir tabağı, kelek turşusu, jalapeno biber turşusu, rus salatası, annemin yaptığı panık köfteler masadaki diğer mezelerdi.
İşi sağlama almak adına önden mercimek çorbası çıkardık, hemde içki öncesi güzel gitti açıkçası. Arkasından mezeler yendi, en arkadan yine işi sağlama almak adına mantar tavuk sote ve pilav çıktı. Çok çok az alındılar :)
Yemek sonrası pastaya sıra geldi. Bende baya merak ediyordum! Müge Abla'dan aldığım tarifle muzlu muffin yapmıştım, tarifini hangi siteden aldığımı hatırlayamadığım, sanırım david lebovitz ustadan baktım, çikolatalı marshmallowlarım göz doldurdu. Şeker hastası olan misafirimiz için bitter çikolataya batırılmış meyve tabağı hazırlamıştım. Meyveleri bırakıp pasta yedi :) sorumluluk kabul etmiyorum!
Fotosu çok kötü olsa bile, çikolataya batırılmış marshmallow hakkında fikriniz olması açısından,
çocuklar ba-yıl-dı!!!
Muffinlerin tarifinde 1 çay bardağı toz şeker var. O da Müge Abla'nın sonradan eklemesi. Asıl tarifte hiç şeker yokmuş. Pişirdiğimde tadına baktım ve bana baya şekersiz geldi. Ne yapayım diye düşündüğümde, pastadan artan çikolatalı krema gözüme çarptı. Bende muffinlerin üstünden krema sıkacağıyla delerek içlerine çikolatalı krema sıktım! Muz ve çikolata zaten çok yakışıyor, ısırdığınızda çıkan görüntü de baya bir güzel oldu. Akıllarda bulunsun derim :)
Güzel geçen bir organizasyondu. Gün sonunda yatağıma uzandığımda belimde ağrılar olsa bile, babamın beni öpüp "teşekkür ederim kızım" demesi hepsine değerdi :) hatta sabah karşılaştığımızda ilk sözü yine teşekkür etmek oldu. Daha keyifli ne olabilir ki?
Tarifleri arzu ederseniz, yine aldığım sitelerden bahsederek, ayrıntılı olarak yazarım :)
Herkes için iyi haftasonları!
2 Şubat 2011 Çarşamba
Panik
Doğumgünü için herkese gaz veriyorum "çok güzel olacak, çok güzel olacak" misafir de çağırdım. Bir iki tane yemek yapsa mıydım? Yaptığım aperatifler ve mezeler fazla "yeni nesil bulunabilir", bu organizasyon çok feci patlayabilir.. Bilmiyorum!!
1 Şubat 2011 Salı
Sevdiğim şey işte bu!
Bu cuma babamın doğumgünü. Yaşadığımız stresli ve üzüntülü günlerin ardından bu doğumgününü sabırsızlıkla bekliyorum. Babam 67 yaşına girecek! Her yeri süslerle donatıcam. Yeni tarifleri deniycem, yeni süsler, internette artık sık rastladığımız ama annemle babamın daha görmediği yenilikler.. Hoşlarına gidecek diye düşünüyorum. Hepimiz için güzel bir kutlama olacak!
İşte bu güzel gün için şimdiden hazırlıklara başladım. Sıcak sütüme tarçınımı serptim, en sevdiğim fincanıma doldurdum, en sevdiğim müzikler kulaklığımda, odamın kapısı kapalı, köpeğim horul horul uyuyor, kağıtlarım, kürdanlarım, yapıştırıcım önümde.. Daha ne isteyebilirim? Tanrım, teşekkür ederim...
İşte bu güzel gün için şimdiden hazırlıklara başladım. Sıcak sütüme tarçınımı serptim, en sevdiğim fincanıma doldurdum, en sevdiğim müzikler kulaklığımda, odamın kapısı kapalı, köpeğim horul horul uyuyor, kağıtlarım, kürdanlarım, yapıştırıcım önümde.. Daha ne isteyebilirim? Tanrım, teşekkür ederim...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)